Sayfalar

Bu Blogda Ara

11 Kasım 2015 Çarşamba

Ulusal Pena Sarayı - Portekiz

Ulusal Pena Sarayı ( The Pena National Palace ), Portekiz’in Sintra belediyesi sınırlarında yer alır. Saray, Sintra’da bir tepenin üzerinde konumlanmıştır ve açık bir havada çok rahatça Lizbon’un metropol alanlarından dahi görülebilir.
Portekiz ulusal anıtlarından biri olan saray, 19.yy.romantizminin, en belirgin temsilcilerinden birini oluşturmaktadır. Saray ve bahçeleri, Unesco Dünya Mirası Listesi kapsamında korumaya alınmıştır ve Portekiz’inde yedi harikasından biridir.
Sarayın tarihi, Sintra yukarısında bir tepenin üzerinde, Pena’lı Leydi’ye adanmış bir şapel iken
ortaçağda ,inşaasından önce, geleneğe göre Meryem Ana’nın hayaletinin görünmesi üzerine, başlar. 1493 yılında, Kral John II ve eşi Kraliçe Eleonor, buraya bir hac ziyareti yapmıştır.
Yüzyıllar boyuncaPena, 18 rahibin yerleştiği sakin, küçük bir meditasyon yeri olarak kalmış iken, 18.yy.da hasar gören manastır, 1755 Büyük Lizbon Depremi ile harabeye dönüşmüş, sadece şapel önemli bir zarar almadan kurtulmuştur. 1838 yılında, Kral Ferdinand II, eski manastırı ve Mağrib Kalesi’ne kadar olan alanı, yeniden düzenlemeye ve Portekiz Kraliyet ailesi için bir yazlık saray olarak yeniden inşaa etmeye karar vermiştir. Ren Nehri kıyılarındaki kaleler hakkında bilgisi olan bir Alman Mimara yaptırılan saray, 1847 yılında tamamlanmıştır.
Son Portekiz Kraliçesi Amelia’nın sürgüne gitmeden önce son gecesini geçirdiği saray, 1910’da Cumhuriyetin ilanı ile, ulusal anıtlar kategorisine alınmış ve müze olarak kullnılmaya başlanmıştır. Bugün saray, Portekiz Cumhuriyeti tarafından hükümet ve çeşitli görevler için kullanılmaktadır.
1995 yılında, çevresinde yer alan bahçeleri ile birlikte, Unesco Dünya Mirası listesine alınan saray, Portekiz’in en çok ziyaret edilen eserlerinden biridir.
Pena Park, engebeli bri arazi üzerinde, 2200 hektarlık bir alana yayılan, geniş bir ormanlık alandır. Park, saray ile aynı zamanda, mimar Baron von Eschwegw ve Baron von Kessler tarafından, kral Ferdinand II’nin görevlendirmesi ile oluşturulmuştur .Sarayda kullanılan romantizm parkada yansıtılmıştır. Kral, dikilecek ağaçların, uzak sömürgelerden getirilmesini temin etmiştir. Parkta, Kuzey Amerika Sequoiası, Manolya, Çin Ginkgo’su, Japon Cryptomeria’sı gibi nadide türler ile Avustralya ve Yeni Zelanda’dan gelen eğrelti otları ve ağaçlar geniş bir yelpazede yoğunlaşmıştır.
Parkın çeşitli bölgelerinden direkt olarak saraya bağlanan labirentvari bir yollar ve patikalar sistemi de mevcuttur.
Kaynak : www.wikipedia.org

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder